Günümüzün en popüler sosyal medya araçlardan birisi olan instagram’da eminiz ki karşınıza en az bir kere Glutatyon hakkında paylaşım çıkmıştır… 2020 yılı öncesinde de oldukça değerli görülen glutatyon, korona virüs sonrasında da ise daha da değerli hale geldi ve bizim de kendi kliniğimizde uyguladığımız glutatyon tedavisi hakkında detaylı bir bilgi vermek ve glutatyon nedir, ne işe yarar, faydaları nelerdir diye merak edenler için kapsamlı bir yazı hazırlamaya çalıştık. Dilimizin döndüğünce anlattığımız glutatyon hakkında merak ettiğiniz konular var ise bu yazımızın altına yorum olarak belirtebilirsiniz… Bakalım glutatyon neymiş…
Glutatyon (GSH) Nedir?
Hani hep derler ya okulda öğrendiğimiz gerçek hayatta nerede işimize yarayacak diye işte bu konu sizin her işinize yarayacak. Biyoloji derslerinde öğretmenlerimiz mitokondriyi anlatırken vücudumuzun enerji santralleri diye örnekler verirlerdi, işte bu glutatyon da mitokondrilerin sağlıklı çalışmasını sağlayan en önemli etkenlerden birisidir.
Glutatyon, vücuttaki hücrelerde doğal olarak bulunan bir amino asit bileşiğidir. ( 1 ) Sistein, glutamik asit ve glisin onu oluşturan üç amino asittir . Glutatyon, hücre hasarını önleyen ve geciktiren bir antioksidan görevi görür; ABD Ulusal Tıp Kütüphanesine göre karaciğerdeki kimyasalları detoksifiye etmek için. (1) Biochimica et Biophysica Acta dergisinde Mayıs 2013’te yayınlanan bir makaleye göre, bağışıklık sistemi sağlığı ve hücre büyümesinin ve ölümünün düzenlenmesi için de önemlidir. Glutatyonu önemli kılan bir özellik ise onun karaciğerde doğal olarak üretilebilen bir madde olmasıdır. Aynı zamanda meyvelerde, sebzelerde, mantarlarda gibi bir kaç farklı yerde daha glutatyon bulunmaktadır. Glutatyona “ana antioksidan” yada “master antioksidan” denilmesinin nedeni vücudumuzda ki zararlı serbest radikalleri yakalayarak onları karaciğere taşır ve karaciğerde tekrar kendisini yeniler ve tekrar işinin başına dönmesinden dolayıdır. Serbest radikaller genel olarak hücrelerin metabolik oksidasyonunun yan ürünleri veya dışardan vücudumuza giren toksik atıklardır eğer bu serbest radikaller anti oksidanlar tarafından etkisiz hale getirilmezler ise otoimmün hastalıklara, kanser gibi kronik hastalıklara neden olabilmektedirler.
Tanım olarak glutatyon nedir tarif ettikten sonra biraz da neler yapıyor, nerelerde işimize yarıyor bu konulara değinelim..
Yazımızın baş kısımlarında da dediğimiz gibi glutatyon vücudumuzun enerji üreticileri olan mitokondrilerin sağlıklı çalışması için oldukça önemli dedik, eğer mitokondrilerimiz hasar almış veya işlev bozukluğuna uğramışsa bu durumun kanserleşme sürecinde kritik bir rolü olduğunu bilmenizi isteriz. Çünkü mitokondrilerin çalışmasını toksinler veya sağlıksız hücresel ortam bozarsa, hücreler solunumda kullandıkları oksijen yerine daha ilkel bir form olan glukoz (şeker) kullanılan bir solunum şekline geçmekte ve bu da hücrelerin kanserleşmesine neden olmakta. Bu da demek oluyor ki en basit manasıyla kanserden korunmak için glutatyona ihtiyacımız var…
Giriş cümlemizde sosyal medyadan bahsettik ve yine sosyal medyadan devam edelim. Günümüzde bilgi paylaşımı artık çok kolay olmakta ve bu bilgi paylaşımı neticesinde insanlarımızda sağlıklı yaşam olgusu gelişmekte. Bugün sağlıklı olmak, performansımızı arttırmak, yaşlanmanın etkilerinden korunmak, bağışıklık sistemimizi güçlendirmek ki bu korona virüs günlerinde herkesin söylediği tek şey olmakta, bu tür durumlar için glutatyon seviyeleri yüksek tutulmalıdır. Yapılan araştırmalarda yüksek glutatyon seviyesinin kas hasarlarını azalttığı, iyileşme sürelerini kısalttığı, kas gücünü ve dayanıklılığı arttırdığı ve metabolizmayı yağ depolama yerine kas yapımına yönlendirdiği görülmüştür. Kısacası sağlıklı olmak ve hatta yağsız kaslı olmak için de yine glutatyon gerekmektedir…
Glutatyonun varlığının nelere fayda sağladığını az buçuk anlattık şimdi biraz da eksikliğini anlatalım ve sonra konumuzu toparlayalım…
Glutatyon Eksikliği ve Nedenleri
Vücudumuz doğal yollarla glutatyon üretebilmekte lakin yaş ile birlikte bu seviye azalmakta, yine aynı zamanda toksinlerin varlığı da glutatyon seviyesinin azalmasına neden olmakta. Glutatyon seviyesi azaldığında ise tahmin edebileceğiniz gibi serbest radikallere karşı korunamayız ve bu da hücresel zararlara neden olur.
Glutatyonun serbest radikalleri toplayarak karaciğere götürdüğünü söyledik ve sonrasında ise kendisini tekrar yenilediğini… vücudumuzda ideal şartlarda %10 oranında inaktif glutatyon, %90 oranında ise aktif glutatyon bulunmaktadır. Bu aktif glutatyon seviyesi %90’nın altına düştüğünde ise maalesef ki serbest radikallere karşı savaşta yara almaya başlarız ki GSH seviyemiz %70’in altına düştüğünde ise bağışıklık sistemimizde bozulmalar görülür.
Peki vücudumuzda ki glutatyon seviyesi neden düşer bir de bu konuya bakalım… Glutatyon düzeyindeki düşüşler iç ve dış faktörlere bağlı olmaktadır. İç faktörler olarak vücudumuzun bağışıklık sistemine olan ihtiyaç, dna onarımı, oksidatif stresten korunma gibi bir çok süreçte yer alan glutatyona olan talep nedeniyle seviye azalması yaşanabilir. Dış faktörler ise hava kirliliği nedeniyle solunum yoluyla aldığımız toksik ve zehirli maddeler, sigara kaynaklı toksinler ve sebze ve meyvelerden gelen zararlı tarım ilaçları gibi bir çok etkenin vücuttan atılması için görev yapan glutatyonun seviyesinin düşmesine neden olmaktadır. Dış kaynaklara örnekler vermek istersek; ağır metaller olarak bilinen civa, diş dolguları, kurşun, kadmiyum… akaryakıt yan ürünleri, nitratlar ve kimyasal gıda katkıları salam, sosis, işlenmiş gıdalar, böcek öldürücü pestisitler, zirai mücadele ilaçları, ev temizlik ürünleri, detajlanlar, oda kokuları, beyazlatıcılar, plastik saklama kapları, karton bardakların iç kaplamaları, yapışmayan tava kaplamaları, röntgen ışınları, elektromanyetik alanlar gibi bir çok dış faktör bulunmakta.
Yine yetersiz beslenme, vitamin ve mineral eksikliği gibi nedenler dolayısıyla glutatyon sentezi azalabilmektedir. Aşırı egzersiz, kronik stres, kaygı, endişe, depresyon, gece uyku saatinde ışığa maruz kalınması nedeniyle melatonin salınması baskılandığında da yine glutatyon seviyesi düşmektedir.
Yaş ile glutatyon üretimi azalır demiştik, bu azalma 20 yaşından sonra her 10 yılda bir ortalama %10 kadar bir azalma olarak ifade edilebilir… Yukarıda saydığımız durumları maalesef hepimiz yaşıyoruz, büyük şehirlerde egzos dumanına maruz kalmayanımız yoktur, yada organik beslenmek istesekte yeterli seviyede organik ürün bulamadığımız için yediğimiz gıdalardan dolayı seviyemiz düşmekte ama düzenli yaşam tarzı ve glutatyon takviyeleri ile bu sorunları minimize etme şansımız bulunmaktadır.
Glutatyonun ne derece önemli olduğunu sanırım anladık şimdi de glutatyonun faydalarını liste halinde sıralayalım;
Glutatyonun Faydaları Nelerdir
- Bağışıklık sisteminin desteklenmesi
- Serbest radikallerin parçalanması
- Sperm hücrelerinin oluşturulması
- Mitokondrinin sağlıklı çalışması ve proteinlerin, hücrelerin yapı taşı olması
- Belirli enzimlerin işlevlerinde görev almak
- E ve C vitamin rejenerasyonunda görev almak
- Beyinde civa birikimine engel olunması
- Karaciğer ve safra kesesi yağlanmasıyla baş edilmesi
- Programlı hücre ölümüne (apoptoz) yardımcı olur
- Oksidatif hasarla mücadeleye karşı rol oynar
- Alkol kullanmanın etkilerinin düşürülmesinde rol oynar
- Yaşlanmayı engeller
- İnsülin duyarlılığının arttırılmasında rol oynar
- Parkinson hastalığının semptomlarını azaltır
- Otoimmün hastalıklara mücadeleye yardımcı olur
- Solunum yolu hastalığı septomlarını azaltabilir
Görüldüğü gibi bir çok konuda glutatyonun faydaları görülmektedir. Halen daha bir çok araştırmacı glutatyonun faydaları hakkında araştırmalar yapmaktadır. İlerleyen günlerde bu yazımıza ilave metinler eklenecektir…
Sıra geldi glutatyon düzeyini arttan besinlere…
Glutatyon Düzeylerini Artıran Besinler ve Destekler
Glutatyonun doğal olarak karaciğerde üretildiğini söylemiştik, bu üretimin artmasına yardımcı olan besinler ile kükürtçe zengin olan soğan, sarımsak ve brokoli, lahanagiller, su teresi, karnabahar, brüksel lahanası, şalgam gibi sebzelerdir.
Yine yukarıda melatoninden bahsetmiştik, melatonin uyku ve uyanıklık döngüsünü düzenleyen hormondur ve beyinde ki epifiz bezinden salınır. Melatoninin salınımı büyük oranda ışığa bağlıdır ve melatonin aynı zamanda çok güçlü bir antioksidandır. Melatonin diğer antioksidanları uyarma özelliği bulunduğu gibi vücut içerisinde ki bazı bölgelerde ki glutatyon seviyesini etkili bir biçimde arttırdığı bilinmektedir. Bu derece faydalı olan melatoninin tek doğal üretim kaynağı ise vişnedir.
Magnezyum, glutatyon sentezi için önemli olan bir enzimin çalışması için gereklidir bu yüzden günde 490 – 700 mg magnezyum alınması önerilmektedir. İhtiyacımız olan magnezyumu ise balık, ıspanak, kabak, kabak çekirdeği, ayçiçeği çekirdeği, ceviz, badem, yerfıstığı gibi besinlerden alabiliriz.
Çinkonun eksikliği de yüksekliği de dikkat edilmesi gereken bir durumdur, eksikliği durumunda aktif kan hücrelerinde glutatyon seviyesinin düşmesine yol açar, çinko yüksekiği ise toksikliğe neden olur. Yetişkinlerde günlük 8 – 11 mg alınması önerilir, başlıca çinko kaynakları ise kırmızı ve beyaz et, kabuklu deniz ürünleri olmaktadır.
Selenyum glutatyon üretimi için oldukça önemlidir, selenyum hakkında detaylı bilgi almak için selenyum nedir hakkında ki yazımıza göz atabilirsiniz… buraya da kısaca selenyum kaynaklarını vermek istersek, sardalya, pisi blaığı, hindi, tavuk, yumurta, ıspanak olarak sayabiliriz…
Fiziksel aktivitenin vücuttaki glutatyon düzeylerini arttırdığı bilinmektedir, haftada üç gün 30 dakikalık yoğun egzersiz ile vücudunuzun aktioksidan savunmasını arttırabilir, terleyerek attığınız toksinler ile kendinize çok faydalı bir iş yapmış olursunuz.
C vitamini vücudumuzun bazı bölgelerinde ki glutatyon düzeylerini arttırmaktadır, herkes bilir ama yine de turunçgiller, portakal, mandalina, greyfurt, kırmızı ve yeşil biber, çilek, kivi c vitamini için ideal besinlerdir.
E vitamini glutatyon ile birlikte görev yapan önemli bir antioksidandır. Glutatyonun kendisini yenilemesine c vitamini ile birlikte destek olmaktadır, başlıca e vitamini kaynakları; badem, avokada, ıspanak, alabalık, zeytinyağı gibi sayılabilir…
Bir çok şifası bulunan baharatların bazıları glutatyon üretimini uyarmada da görev almaktadır bunlar; zerdeçal, tarçın, kakule ve çörekotudur.
Glutatyon nedir, faydaları nelerdir, glutatyon üretimini nasıl arttırabiliriz konularında sanırım oldukça tatmin edici bilgiler verdik. Bursa‘da ki kliniğimizde ek olarak glutatyon terapisi uygulamaktayız. Bizlere iletişim numaralarımızdan ulaşarak glutatyon tedavisi hakkında ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.
Kliniğimize glutatyon terapisi almak isteyen il dışından gelecek hastalarımız için ise barınma ve ulaşım imkanımız bulunmaktadır.
Herkese sağlık dolu, nice mutlu günler diliyoruz…
Uzman Doktor Fulden Küçük